14.3.07

kat kat mülakat

Yine acaip şeyler oldu günlüğüm semizotum, etrafta dökülüp saçılabileceğim kimsecikler yok, mecbur sana anlatacağım.

Hani kaç haftadır mülakat yapıyordum, sonunda bitti dedim ya, aslında son 3 tane daha vardı. Ama bunlar yeni mezun olduğundan pek kasmamıştım açıkçası. Sorulacak sorular belli, verilecek cevaplar yarım ya da bir sayfalık özgeçmişlerden belli. Aradığımız özellikler ortalama (umduğunu değil bulduğunu hesabı) ve üzerinde bir eğitim, efendilik, çalışkanlık ve öğrenme isteği. Nitekim ilkiyle gayet güzel geçti görüşme. Çocuğun bakışları pırıl pırıl, sakin, efendi, konuştuk, anlaştık, o memnun, ben memnun ayrıldık.

Dün de 2006 mezunu biri geldi, gerçi azıcık büyük gösteriyordu ama üzerinde durmadım. Biraz hoşbeş, çay, ısınma faslından sonra (şehir dışından gelmişti) sadede geldik. Başladı anlatmaya, daha 2. sınıfta bir yapı denetim firmasında mühendis sıfatıyla çalışmaya başlamış (2. sınıf? daha mühendislik namına tek ders almadan? yapılar böyle denetleniyor demek ki, neyse), yine mezuniyetten önce şantiyede ve proje bürosunda çalışmış, vs. vs. Uzatmayayım daha 6 ay olmuş mezun olalı, askerlik yok, ama sorsan tecrübe, bilgi, ben oldum halleri paçasından akıyor (demek 1. sınıftan sonrasını boşa okuduk biz, vah ki vah). İngilizce desen, okurken kursa gitmiş (Almanca ve İtalyancaya da; Rusçaya da başlamış ama 2 kur devam etmiş), "sular seller gibi" diyor, hiç pratiği olmamış ama 20 dakikada çözülürmüş dili. Bolca şişirme payı olsa da hırsı, çalışkanlığı hoşuma gitti, zaten tecrübe değil çalışkanlık arıyoruz. Neyse sonra ben de anlatacaklarımı anlattım, onun öğrenmek istediği bir şey olup olmadığını sordum. "Şirketiniz çalışanlarına nasıl davranır, hani işe 1 saat geç gelsem filan...?" gibi birşey geveledi. Ben de rahat olmasını, bizim şirketin daima çalışanlarına değer verdiğini, maaşların zamanında yattığını, şantiye koşullarının elden geldiğince iyi seviyede olduğunu, zaten proje müdüründen en alt seviye işçiye kadar herkes aynı koşulları paylaştığından ve işin uyumlu ve hızlı yürümesi açısından böyle ufak hesapların yapılmayacağını, ama tabii ki meselenin (her iş yerinde olduğu gibi) onun performansı ve amirleriyle arasındaki ilişkiye bağlı olacağını, üstelik benden binlerce kilometre uzaktaki birinin davranışlarına kefil olamayacağımı filan anlattım. Bu niyeyse tatmin olmadı, ısrarla onu küstürüp küstürmeyeceğimizi, çok kıymetli ve çalışkan bir eleman filan olduğunu, daha önce çalıştığı yerlerde kötü muamele gördüğünü, bizden de böyle birşey görüp görmeyeceğini merak ettiğini söyledi. Tüm engin tecrübesine rağmen yurtdışı, büyük firma tecrübesinin farklı bir şey olduğunu ve yukarıdakileri bir daha -daha basit cümlelerle- anlattıktan sonra "ben tecrübeliyim, onu da yaptım bunu da yaptım" diye hala ısrar edince şafak attı bende. Sorduğu soruyu "evet biz çalışanlarımıza düzenli olarak işkence yaparız, onları lime lime ve perişan ederiz" diye cevaplayacak herhangi bir işveren olabileceğini aklının alıp almadığını sordum. Bu takılmış plak gibi ısrarla ve asabiyetle konuşmaya devam etti. Bana da o dakika gelenler geldi. "Bir soru sordunuz, öyle veya böyle bir cevap aldınız, hala benimle tartışıyorsunuz. Sizi işe alma kararını ben vereceğim, yaptığınız şey sizce mantıklı mı?" diye sordum. "Ama yanlış anladınız, şöyle de böyle de" diye başladı savunmaya. İddiasının aksine çok genç ve tecrübesiz olduğundan dem vurarak "yanlış anladıysam baştan alalım, tam olarak neyi merak ediyorsunuz?" dedim. Bu arada da sakinliğimi korumak için gülüyorum, espri yapmaya çalışıyorum; cik cik onunla dalga geçiyorum sanıp sinirle, "sizi de güldürdük bayağı" demez mi? A tipitip, gülmesem bir temiz pataklayacağım seni, haberin yok. İşin cılkı çıktı sonunda, "bakın" dedim, "iş görüşmesi de bir tecrübedir, siz siz olun, bundan sonra sizi işe alacak kişiyle mülakatta kavgaya tutuşmayın". Bu iyice sinirlendi, "zaten taa nerelerden CV'mi anlatmaya çağırdınız beni (bir de şarkı söyletseydim keşke), sade bir çay verdiniz elime (bir dahakine kuzu çeviririz artık), bu nasıl mülakat böyle anlamadım ki! (anlamamakta haklı, zira bu ilk mülakatıymış, diğer işlere tanıdık vasıtasıyla girmiş üstat)" dedi. Neyse ben artık kendime daha ne kadar hakim olacağımı kestiremediğimden kendisini "oldu o zaman size iyi günleeer" diyerek uğurladım, ama sinirden ter basmıştı vallahi.

Bende mi gariplik var, insanlarda mı çözemedim.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home