vaziyetler
Kuzunun uyku karnesi düzelmeye başlamıştı aslında. Son iki haftaya kadar yeni bakıcımız (yeni bir bakıcımız var artık) gündüz gayet güzel uyutuyor, gece de ben yatağına uyanık yatırıyordum, o da yatakta biraz debelenip uyuyodu. Gece de en fazla iki kere uyanıp saat 6'ya kadar güzelce uyuyordu. Ta ki 6. hastalık denen hastalığa yakalanana kadar. Herhalde gittiğimiz oyun grubundan kaptı, 3 gün 38'den aşağı indiremedik ateşini. Şuruplar, sık sık ılık duşlar filan kar etmedi. Neyse ki 4. günde bitti. Geceleri ateşten doğru dürüst uyuyamayınca ve ateş de çok yorduğundan sonrasındaki 3-4 gün uyudu da uyudu. Öyle çok uyudu ki (tabii onun standartlarına göre) artık hiç uyumuyor. Dişler de biraz kabarmş, belki de ondandır.
Bu arada çocuk doktorunun ulaşılabilir olmasının ne kadar öemli olduğunu anlamış bulunuyorum. En son methini duyup meşhur bir profesöre götürmüştüm kuzuyu. Adam gerçekten ilgili ve bilgiliymiş. Gel gör ki bu ateş zamanında mümkün değil ulaşamadım. Cep telefonu da sekreterinde, kadını her aradığımda "biz size döncez" deyip durdu. Artık sonucusuda "zahmet etme canım" deyip yüzüne kapattım.
Eski bakıcıya daha fazla tahammül edemeyeceğimi anlayınca onu kibarca yollayıp tekrar ajansın yolunu tuttum; ilk seferinde görüştüğüm adaylardan biri hala boştaymış. Ben de bir deneyeyim dedim. Tahtalara vurayım şimdilik çok memnunum. Bu arada bir de bir günlük bir Natalya maceramız da oldu, onu da arz edeyim yeri gelmişken. Efendim, bizimkilerin bir tanıdıklarının bir tanıdıklarının oğlunun Rus nişanlısı iş arıyormuş. Memleketinden psikoloji diploması olan Natalya yağız Türk delikanlısına güzide Alanya beldemizde ilk görüşte aşık olup, bir ay içinde tası tarağı topladığı gibi oğlanın ailesiyle yaşadığı eve yerleşmiş. (Bu arada ev bizimkinden görünüyor, o kadar yakın) Oğlan henüz işsiz, ama annesi ve Natalya'yla geldikleri görüşmede "Aslında ben ona çalışma ben sana para veririm diyorum ama kerata çalışmak istiyor hehheh" gibi yüksekten atacak kadar da gözüpek (ailesi de memur emeklisi bu arada). Natalya, -ki kuzu da ilk görüşte aşık oldu galiba, sırıta sırıta bi bakışı vardı ki anlatamam- sıfır Türkçe, derdini anlatacak kadar İngilizce biliyor. Çalışmaya çok hevesli. Ben de önce atladım; kız genç, rahatça eğitebilirim, nasılsa daha epeyce evdeyim Türkçe öğrenir bu arada, oğlan da bir yandan Rusça öğrenir, Ruslar çalışkan olur, üstelik psikolog, kuzuyla iyi iletişim kurar filan diye. Bir deneyelim deyip başladık. Kız hakikaten çok şeker ama Türkçe bilmediğinden kuzuyla iletişim kuramıyor haliyle; ben de hiç öyle aman çocuğum 3 yaşına gelmeden sekiz dil öğrensin heveslisi değilim, öğrensin isterim tabii de önce kendini kendi dilinde güzelce ifade etsin sonra. Haydi kız Türkçeyi zamanla öğrenir dedim ama hem evlenene kadar üç ayda bir memleketine gitmesi gerekecek hem de eli işe hiç yatkın değil. Sonra annem de bir deşti ki daha evlenip evlenmeyecekleri bile belli değil. Kız çok aşık ama oğlan feci kıskançmış, "örtün, Müslüman ol" filan diyormuş buna. "ailem asla izin vermez, zaten çok karşılar burada olmama" diyor. Baktık ki bu iş yaş, aylarımı verip onu kıvama getireceğim, bir de bakmışım vazgeçip gitmiş, kıza "sen manyak mısın niye bir Türk'le üstelik de böylesiyle evleniyorsun?" diye giriştik annemle. Tek söylediği oğlanın aslında çok iyi kalpli, Ruslar'ınsa kaba olduğu. Biraz anlatınca durumundan çok emin olmadığı çoktı ortaya. Helalleştik ayrıldık. Allah yolunu açık etsin, ne diyeyim.
Bu arada evde sıkıntıdan patlamak üzereyim. Ortada iş miş yok, yaza kadar da bir şey çıkacak gibi değil, bari epeydir aklımda olan dikiş işini öğreneyim diyorum. Ankara'da Ümitköy civarında böyle kurslar bilen var mıdır ki?