babyblue
Ben çok fena tırstım bu çocuk işinden. Neredeyse 7 ay bitecek, manasız bir ruh hali içinde olduğumu biliyorum tabii ama ne yapayım ödüm kopuyor işte. Yok, doğum sancısından, acısından filan değil, sonrasından. Bu koca dünyada dilinden, hiçbir şeyinden en ufak bir şey anlamadığım bir canlıyla ne yapacağım nasıl baş edeceğim diye korkuyorum. Gelişini öğrendiğim günden itibaren cilt cilt kitap devirdim, deviriyorum. Netten bulduğum her satırı okuyorum, hele blogcular çok faydalı oluyor, ama okudukça, öğrendikçe umutsuzluğum artıyor. Hamilelikle ilgili olanlarda bir şey yok, bu süreçte olay daha çok benimle ilgili zaten. Ama sona yaklaştıkça ileride okumaya vaktim olmaz diye 0-1 yaş kitaplarına geçtim ki kabuslarım işte o zaman başladı. Elektronik eşyaların kullanma kılavuzlarının arkasında olası problemler kısmı olur hani, troubleshooting denen, işte o kitaplar safi troubleshooting! Ne çok detay var, ne çok sorun, sıkıntı. Öncelikle sağlıklı doğacak mı tabii. Sonra yemesi ayrı, giyinmesi ayrı, uykusu, hastalığı, gelişmesi, neyle oynayacak, ne dinleyecek, kakasının rengi, banyosunun sıcaklığı ... Bir de halihazırda bebek sahibi olanların kendine güvenli, her şeyi çözmüş, anlamış halleri deli ediyor beni. Bebek ortaya çıkınca insana bir bilgelik mi geliyor akabinde otomatikman anlamadım ki. Nereden biliyorlar örneğin ne kadar emmesi ne kadar uyuması gerektiğini ve nasıl bu kadar eminler? Daha bunlar temel bakım konuları. Büyüdükçe ihtiyaçları da değişecek, kişiliği, tavırları, rutini. Deli oluyorum, sıyıracağım yakında.
Ben böyle dipsiz kuyularda merdivensiz debelenirken Hanereisinde tık yok. Daha lütfedip isim bile düşünmedi. Baba olmayı cüzdan açmaktan ibaret sanıyor sanırım. Ne beni ne bebeği umursadığı var. Sanki karnımda büyüyen şey bize ait bir canlı değil. En ufak bir sevinç, heyecan yok. Bu kadar endişeme bir de ciddi ciddi bu bebeği yalnız büyütme durumunu kuruyorum kafamda. Zira herhangi bir konuya katılmaya hiç niyetli görünmüyor, bari ayağımın altında dolaşmasın.
Bu gerginlikle bebeği de gerdiğim mutsuz ettiğim endişesi de işin bonusu. Ne uyku kaldı, ne huzur. Bu dönemin insanın en sakin, mutlu dönemi olması gerekmez miydi, yoksa o da mı benim hüsnü kuruntum?
Doğum öncesi depresyonu diye bir şey varsa şu ara tam ortasında bulunuyorum.