29.1.07

Ooo kimler gelmiş!

Bir zamanlar hafif devamsız ama yine de arada bir çiziktiren bir blogger vardı, işte o benim cancağızım, tanımadın mı?

Son iki aydır dellendik şirketçe, daha doğrusu hanereisi dellendi, tsunamisi bizi vurdu, gaddar adam cumartesileri mesai bile koydu. O alışkın tabii ama beni fena çarptı bu iş. Son iki ayda sırf 700 küsur sayfa yazı çevirmişim/çevrilenleri düzeltmişim,ki bu çevirmekten bin beter, diğer işler cabası. Son noktayı yeni koydum, derin bir nefes alıp sana koştum şekerim.

Haftaiçi yoğunluğu ayrı, Cumartesileri de çalışınca tersim döndü, bir acaip oldum. Sanki bu masanın başından hiç kalkmıyor gibiyim. Hiçbir şey yapamaz, hiçbir şeye yetişemez oldum. İki haftadır bitip bitip başlayan grip-nezle de cabası. Kimseyle bir temssım da yok nereden alıyorum bu mikropları bilmiyorum. Spor hayatım da aynen çöpe yani. Durdurun dünyayı yoksa atıcam ben kendimi o olacak.

Arada kaydadeğer hiçbirşey olmadı, vallahi. Birkaç oyuna gittik, bolca DVD seytettik, bir de Lost'a başladık, hayırlara vesile olsun inşallah. Yalnız 5 bölümlük CD'leri bir gecede bitirme hırsına kapılınca ben sabaha kadar adadan kurtulma rüyaları görüp biraz stres oluyorum, ikinci sezonla geçer herhalde. Zaten kurtulacak birşey de yok gibi görünüyor; süper sağlıklı yiyecekler, okyanus manzarası, subtropik limonata gibi iklim, adamlar hafif yanık, kadınlar her daim pür bakımlı, niye gitmek istiyorlar ki buradan, arayıp bulamadığımız cennet işte. Neyse, oyunlardan Anna Karenina çok iyiydi, Atinalı Timon iyi, Hırçın Kız'a düşmanım gitmesin, o derece.

Bu arada bir sıkıntımdan dolayı gitme gafletinde bulunduğum anlı şanlı diye bilinen ama aslında telaffuz edemeyeceğim sıfatlarda olduğunu bizzat test edip onayladığım bir doktor yüzünden 3-4 günümün ziyanı dışında ortalamanın üzerinde iyiydim diyebilirim. @!?*% evladına değil onun beni bu kadar üzmesine, dağıtmasına izin vediğim için kendime kızdım aslında daha çok. Neyse stres haneme bir eksi daha sabit mürekkeple kazındı zannımca. Bir süredir böyle bir stres çetelesi tutuyorum, sıyırıyorum hafiften sanırım. Her eksi hayatımdan birkeç ayı, yılı götürüyürmuş gibi geliyor. Sermaye artan ivmeyle azalıyor anlayacağın, hayırlısı.

Veremli gibi öksürmem geçince spora başlamak, şubat mart gibi cumartesi mesaisi bitince mutfağıma dönmek en büyük fantezim. Görüyorsun beklentilerim ne rakımlarda.

Memleketten umudum zaten yoktu, hepten kesildi. Dışarıda bilim çağı, bizde ilkçağ hüküm sürmekte. Memleket aklıbaşındalık bakımından zaten çoraktı hepten kurudu. Yılbaşı dileğimi ülke çapında genişletiyor, artık cinayet, yolsuzlık, yoksulluk, cahillik, yobazlık haberleri yerine iyi şeylerin haberleri gelsin istiyorum, amin.

Kurudu deyince barajlar tamtakır ya, şehirde su kesintileri başladı. Kar adamakıllı yağmazsa bu yazı düşünmek bile istemiyorum. Evin muhtelif köşelerinde kovalar yerleşti. Depo idare etsin diye damlayla kullanıyoruz suyu. Aklıevvlel başkanımız kadınlar evde bir tabak için dakikalarca su harcamasın buyurmuş, bir de bol bol dua tavsiye etmiş. Ediyoruz zaten de dediği şey için değil. Kadınların evde yıkadığı tabaklarla kurudu zaten o koca koca barajlar. Bütün sulak alanları kurutup imara açarken, fabrikalardan çıkan zehirler nehirlere karışırken, patlak borulardan caddelere günler boyu su akarken de ediyorduk o duaları ama yerine gitmedi işte bir türlü.

Ben şimdi gidip iki blog okuyayım, kim kiminle nerede ne yapmış, gündeme hakim olayım. Yine gelirim üzülme.