5.5.08

başlıksız

Blog'dan çok uzaklaştım bu aralar, aslında hayattan  bütünüyle uzağım. Öte yandan asıl hayatı sürekli kollarımda tutuyorum... amaan ne bileyim çok inişli çıkışlıyım son zamanlarda. Kah mutluluktan havalara uçuyorum kuzum kucağımda diye; kah çok yorgun ve uykusuzum diye, saatlerce uyutmaya çalıştıktan  sonra uyumadı diye, haydi binbir zahmetle uyudu yarım saat sonra uyandı diye, artık hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak, artık kaçış yok diye... 2 saat  hüngür hüngür ağlıyorum (dün geceki gibi). 

Yaklaşık bir ay sonra kendimi yazlığa attığım günleri bir görsem daha birşey istemeyeceğim. Beni müthiş eğlenceli günler beklediğinden filan değil (F tipinden yarı açığa transfer gibi birşey), en azından sabah beslenmesinden sonra bizim erkenci kuşu (5, en geç 6'da ayaktayız) annemlere satıp 1-2 saat uyuyabileceğim diye müthiş heyecanlıyım. İnsan çocuk sahibi oluca küçük şeylerden mutlu olmayı öğreniyormuş meğer.

Bu hafta çok yoğun ve stres dolu; yarın annem anjiyo olacak, perşembe bizim kuzu sünnet, sonra yarın Döndü günü=benim ruhen ve bedenen perişan olma günüm (Döndü 3 aydır haftada iki gün -artık bire indirdim- gelip bize yemek yapan komedi bir kız, beni öyle yoruyor ki yazın ben yokken Hanereisine yemek yapacak olmasa hemen vedalaşacağız kendisiyle), kayınvalidem yarın sünet için geliyor, akşamına yemek istediler (ki benim pek umrumda değil, aşı olunca yemek mi yiyoruz da, sünnetin ne farkı var?),  babam bir sebepten onlara kırgın ben gelmem diyor, annem gelebilir mi o haliyle meçhul, gelmezse bizden kimse olmayacak, bir de üstüne oğlan huzursuz olup uyumazsa yandı gülüm ketenhelva.  İşte bir daha eskisi gibi olmayacaklar listesine bir madde daha: iki başına sakin sakin yaşayıp gitmek.

Bu da bizim aşçı yamağı, oturunca pek bir semiz görünüyor nedense :)



Bugün benim doğum günüm, sadece yaşlanmış hissediyorum.