18.6.08

rapor

6. ayımız bitti ve kendimizi yazlığa attık salimen. Ankara iyice basmıştı gari, yaşasın serin sular, anne yemekleri, en önemlisi kuzuyla ilgilenecek fazladan iki köle!

Caniliğe tam gaz devam. Mehter adımıyla ilerleme kaydediyoruz, çok yürek yakıcı bir şey, bitince yazayım en iyisi.

Günde iki kere yüzebiliyorum, gerisi kuzuyla oynayarak, onu uyutarak (ya da uyutamayarak, ki bu daha fazla zaman alıyor), yedirerek, sabah havuza, akşamüsyü denize sokarak, ama illa ki bir çırpıda geçip gidiyor. 

Bizim kuzu pek boğazlı çıktı, ne versem yiyor (tahtalara vurayım), ben de karman çorman çorbalar yapıyorum ona (bugünküne fesleğen kattım); her türlü meyveye bayılıyor, favorisi yoğurt. Umarım hep böyle gider. Yarın kahvaltıya da başlıyoruz. Eminim onu da sever.

Geleli tek satır okuyamadım. Uykuları düzene girdiğinde başlayacağım. Şimdilik kuzu uyur uyumaz kendimi denize ya da internete atıyorum. Daha 2 ay buradayız nasılsa, biraz kaslarımı çalıştırayım, sonra beynime de sıra gelir elbet.

Hayat tatilde anlayacağın şekerim.

...diye yazmıştım, üzerinden asır geçti.

Kahvaltıya başladık, ekmek, peynir, pekmez, ceviz ve anne sütüyle bir karışım hazırlıyorum, yememek için kendimi zor tutuyorum, kuzu da bayılarak lüpletiyor. Zaten biz ne yesek, ne yapsak çok ilgisini çekiyor, özellikle babamı dakikalarca kıpırdamadan dinliyor (ona göre babasını özlediğinden). Kitap okumaya gelince ise tek derdi sayfaları çiğnemek, ne zaman hikayelerden, resimlerden zevk alacak acaba? 

Her öğlen terasta havuz sefası yapıyor, akşamüstü de denize götürüyorum. Denizde üşüse de gıkını çıkarmıyor, neredeyse yarım saat yüzüp oynuyoruz.

Dişleriyle sıkıntısı çok, elleri, bizim ellerimiz, giysileri, ayakları, eline geçen her şey ağzında, bir çıksa da kurtulsa şekerim, bazen geceleri sırf kaşıtmak için uyanıyor zavallı.

Bin tane oyuncak taşıdım yanımda, hiçbiri umrunda değil. Varsa yoksa kumandalar, gözlükler, tabaklar, kaşıklar, hele de bardaklar! Suluğu sevmiyor, döke saça bardaktan içecek illa ki. Ben de evde ne kadar tahta kaşık, plastik kap var yığıyorum önüne, aşçı olacak benim kuzu herhalde.

Öte yandan uyku işini hala halledemedim, 10 gün oldu ağlamadan uyumuyor hala. Acele  mi ettim bilmiyorum. Gece de saat başı ayaktayım, evvelsi gün istisnasız her kemiğim, eklemim ağrıdı, öylece yattım, bir de çarpıntı tutuyor arada. Bu yaz bu iş hallolmalı, yoksa kışa halim harap.

Sabahı yata kalka zor ettiğimden geceler uzun ama gündüzler öyle çabuk buharlaşıyor ki, nereye gidiyor bu günler hiç anlamıyorum. 


16.6.08

cani anne

Şimdi çok vaktim yok, kuzuyu yarım saat önce zar zor uyuttum, her an yeniden uyanabilir, sonra tekrar emzir, salla, al sana bir yarım saat daha (en az). O yüzden kısaca sorup kaçacağım: Ferber metodunu uygulamaya karar vermiş bulunuyorum, becerebilir miyim orası ayrı. Merak ettiğim şu: metodu gündüz mü yoksa gece uykusunda mı yoksa ikisinde de mi uyguluyoruz? Birinde uygulasak diğerini de kurtarır mı? Saygılar, sevgiler.