13.8.07

su

Susuzluk pis bir şey. Ondan da pis olanı bu korkunç durum karşısında belediye başkanının tavrı, pişkinliği. Haftasonum kendilerine uygun biçimde saygılarımı sunmakla geçti, zira cuma günü yola çıkan su bize ancak pazar öğlen teşrif edebildi. (Bu arada başkan istifasını isteyenleri saçmalayan militanlar olarak nitelendirmiş, tebrikler.)


http://www.odtumd.org.tr/baglantilar/susuzAnkara.pps bağlantısında sayın başkanın işi allaha havale etmesinin gerçekten de ne kadar rasyonel olduğu bir kere daha anlaşılıyor. Ben geliyorum diye bas bas bağırmış susuzluk. Ama tabii işi takdiri ilahiye o da olmadı küresel ısınmaya havale etmek dururken rakamları, bilimsel girişimleri filan kim ne yapsın. Bu küresel ısınma lafı da aynı trafik canavarı gibi bir şey. Tek fark terminoloji bize ait değil. Yükle işi soyut bir kavrama, sonra da istediğin gibi at tut.


Ama bu da koymaz bizim millete. Gelecek seçimlerde kötü kedi şerafettin yine seçilecek bence. Hele bir tek sorununun tadının acılığı olduğunu, o kadarını da görmezden gelmek gerektiğini söylediği zehirli Kızılırmak suyu akmaya başlasın musluklardan ondan iyisi olmaz. Bu da unutulur gider.

Sonunda yarın tatile gidiyorum. Anneanne yemekleriyle şımarsın biraz minik. Umarım dönüşte bir adı da olur, bu gidişle 12 yaşına kadar doğan güneşe karşı yoga yapan boğa filan gibi bir isimle idare edip sonra kendi ismini seçmek zorunda kalacak evladım.

Hadi görüşürüz.

6.8.07

Freddy'nin Dönüşü

Yorgunum günlük ve bir türlü dinlenemiyorum. Tam 10 gün boyunca bir ev dolusu ustayla cebelleştim. Hanereisi her zamanki gibi zamanlamasında harikaydı, basıp gitti. Zavallı annem babam da seçim için gelip resmen rehin kaldılar. Allahtan onlar var yoksa şu anda bebiş de ben de öte tarafta olurduk herhalde. Haziran gibi yapıp bitirilmesi gereken bir sürü tadilat işi bu aya kalınca, bir yandan ben artık tatile gitmek istediğimden, bir yandan kapıda bekleyen su kesintileri kabusu derken bir haftaya bir aylık iş sıkıştı, günlerce popomuzu koyacak sandalye dışında birşey bulamadık evde, aynı anda beş ustaya dert anlattık. Tozun, harcın girmediği tek delik, yıkanmayan silinmeyen tek çöp eşya kalmadı. Yardımcım, annem ve ben evi üç günde ancak temizleyebildik. Sonunda bitti ama ben de bittim, hala sancım var, hala sabahları yorgun uyanıyorum, değil egzersize parmağımı oynatmaya mecalim yok.



Bu arada bulantılarım, yanmalarım bitmişti ama üç gündür yine geri geldiler, delireceğim. bu seferki psikolojik mi merak ediyorum doğrusu, vücudum bana haddimi bildiriyor da olabilir. Öyleyse yerden göğe haklı bu sefer.



Bizim miniş oğlan çıktı. Alışmam epey zaman aldı ama sonunda kabullendim sanırım. Niye o kadar emindim kız olacağından bilmem. Bir ismi olsa belki işler daha kolay olacak ama daha o fasla gelemedik. Odası, mobilyası, şusu busu derken sanırım yorucu işler önden bitsin keyfi sonra yaparız dedik karşılıklı hanereisiyle. Hoş o pek bu "yorgunluk" seanslarına iştirak edemedi ama neyse. Kısa bir listem var elimde, 5-6 isimlik. Henüz açık etmedim evde. Hanereisi bu isimleri beğenmezse "9 ay ben taşıdım, benim midem bulandı, vs" diye bık bık etmeyi planlıyorum.

20. hafta bitmek üzere ama ben daha tekme filan hissetmedim. Bazen paniğe kapılmıyor değilim bu nedenle. Ya ben hissiz bir anneyim ya da bizimki pek bir efendi uslu oturuyor yerinde.

Şimdilik durum budur. Kal sağlıcakla.